Close Menu
    X (Twitter) Discord
    Tourens
    • Haberler
    • İncelemeler
    • Söylentiler
    • Pc
    • Konsol
    • Dizi / Film
    • Anime
    • Rehberler
    X (Twitter) Discord
    Tourens
    ouzYazar: ouz06/07/20258 Dakika Okuma Süresi

    Death Stranding 2: On the Beach – İnceleme

    Giriş – Yalnızlığın Ardından: Bir Devam Hikâyesi

    Death Stranding 2: On the Beach, oyun dünyasının en özgün ve yaratıcı isimlerinden Hideo Kojima’nın ikinci büyük anlatısal yürüyüşü olarak karşımıza çıkıyor. İlk oyundaki “bağ kurma” temasıyla dikkat çeken Kojima, bu devam oyununda yalnızca kurduğu bağları güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları daha kişisel, daha felsefi ve derinlemesine sorgulayan bir yapıya büründürüyor. Bu oyun, sadece bir aksiyon veya macera deneyimi değil; aynı zamanda insanlık hallerini, varoluşu ve ölümle yüzleşmeyi anlatan karmaşık bir çıktı niteliğinde.

    Hikâye – Kırık Bağlar, Yeni Yollar: Ölümle Yüzleşen Bir Anlatı

    Death Stranding 2’nin hikâyesi, ilk oyunun üzerinden geçen 11 ay sonra başlıyor. Amerika’daki yeniden bağlantı çabalarının ardından, Sam kendini daha sessiz ve izole bir hayata çekmiş durumda. Bu yalnızlık, aslında onun iç dünyasında verdiği büyük mücadeleyi yansıtıyor. Sam’in psikolojik olarak ağırlaşan iç hesaplaşması, oyunculara yalnızlık ve izolasyonun ağırlığını çok yoğun bir şekilde hissettiriyor.

    Ancak bu sakinlik, uzun sürmüyor. Fragile’ın kurduğu yeni organizasyon “Drawbridge”, insanlığın yeniden birleşmesi adına acil bir göreve ihtiyaç duyuyor ve Sam tekrar sahaya çağrılıyor. Bu kez yolculuk Avustralya kıtasında geçiyor; bambaşka bir coğrafya, farklı topluluklar ve yeni, ölümcül tehditler bizi bekliyor. Bu coğrafyanın sıcak, kavurucu çölleri ile nemli, karanlık ormanları arasında mekik dokuyan bir hikâye anlatılıyor.

    Karakterler arasındaki ilişkiler daha derin, daha karmaşık ve dramatik olarak örülmüş durumda. Sam’in, Fragile ile olan bağları; Lou ile kurduğu geçmiş; Elle Fanning’in canlandırdığı karakter ve yeni tanıştığımız Rainy gibi isimlerin hikâyedeki rolleri, oyunun anlatısına eklemeler yapıyor

    Hikâyenin anlatım dili ise tipik Kojima tarzında ilerliyor: Uzun sinematikler, yoğun metaforlar, felsefi göndermeler ve karmaşık sembollerle dolu. Bu anlatı tarzı, bazı oyunculara ağır veya sıkıcı gelebilir. Oyunun aktarmak istediği duygular ve düşünceler son derece güçlü ve etkileyici.

    Oynanış – Teslimattan Taktiksel Derinliğe

    Death Stranding 2’nin oynanışı, ilk oyundaki temel taşıma ve teslimat sistemini koruyor. Yine farklı noktalara kargo taşıyor, rotalar planlıyor ve çevresel engellerle mücadele ediyoruz. Bu kez kum fırtınaları, yoğun sis ve seller gibi çevresel faktörler daha çok oyunun atmosferini zenginleştirmek için kullanılmış. Ne yazık ki, bu hava olaylarının oynanışa olan etkisi sınırlı kalıyor; örneğin, güçlü bir deprem taşımayı zorlaştırmak yerine daha çok görsel atmosfer yaratıyor.

    Eğer ilk oyundaki teslimat ve taşıma mekaniği size sıkıcı geldiyse, bu devam oyununda da bambaşka bir deneyim beklemek zor. Ancak benim gibi stratejik rota planlama, malzeme yönetimi ve yavaş ama anlamlı ilerleyişi seven oyuncular için Death Stranding 2 çok iyi tasarlanmış bir deneyim sunuyor.

    Önemli bir not olarak, oyunu çok kolay buluyorsanız oyunun çevrim içi modundan uzak durmanızı öneririm. Çünkü diğer oyuncuların bıraktığı yapılar ve yollar, zorlukları önemli ölçüde hafifletiyor. Gerçek anlamda yalnız kalmak, doğayla mücadele etmek ve zor teslimat hissini yaşamak isteyenler için çevrim dışı deneyim daha tatmin edici olacaktır.

    Savaş sistemi hem doğrudan aksiyon hem de gizlilik odaklı ilerleyişe uygun çok sayıda silah içeriyor. Yakın dövüşten menzilli saldırıya kadar çeşitli seçenekler mevcut. Ancak düşman yapısı ve yapay zekâ, yenilikten çok klasik kalıyor ve bazen beklentiyi karşılamakta zorlanıyor.

    Gizlilik mekanikleri ise bazı anlarda gerçekten keyifli hisler veriyor; sessiz ilerleme ekipmanları, düşmanlardan kaçınma yolları ve çevresel avantajlar oyuna çeşitlilik katıyor. Ancak bu sistem, oyunu yaratıcı bir gizlilik deneyimine dönüştüremiyor ve biraz yüzeysel kalıyor.

    Boss savaşları ise oyunda belli bir düzeyde ve yerinde hissettiriyor; ancak “süper” ya da unutulmaz demek zor. Yine de çatışma dinamiğini çeşitlendirmesi açısından önemli bir rol üstleniyorlar.

    Hikayedeki Derinlik – Kojima’nın Felsefi Kurgusu

    Hideo Kojima, Death Stranding 2 ile ölüm, izolasyon, insan ilişkileri, inanç, kurtuluş ve ruhsal yük gibi ağır temaları masaya yatırıyor. Oyun bazen varoluşsal felsefeye yaklaşıyor, bazen tamamen kişisel duygulara odaklanıyor.

    Oyunun merkezindeki en temel kavramlar: bağ kurmak, birilerini anlamak ve yalnızlığı aşmak. Teknolojinin insanları birbirinden uzaklaştırdığı bir çağda, insanlığın yeniden bir araya gelme çabası, oyunun felsefi çekirdeğini oluşturuyor.

    Ruhsal ve psikolojik yükler, karakterlerin yolculuğunu biçimlendiriyor. Sam’in iç hesaplaşması, Fragile’ın acıları, Rainy’nin geçmişi gibi unsurlar, oyuncuyu yalnızca oyun dünyasına değil, insan doğasının karmaşık derinliklerine de çekiyor.

    Kojima, semboller ve metaforlarla dolu anlatımıyla oyuncunun düşünmesini, sorgulamasını ve duygusal olarak bağ kurmasını hedefliyor. Bu yüzden oyun, klasik aksiyon-macera oyunlarından çok farklı bir yerde duruyor ve bence daha çok felsefi bir deneyim olarak algılanmalı.

    Grafikler ve Teknik Yapı – Decima’nın Gücü

    Görsel kalite açısından Death Stranding 2, PS5’in sunduğu en etkileyici deneyimlerden biri olarak dikkat çekiyor. Decima motorunun gelişmiş versiyonu, önceki oyuna kıyasla çok daha keskin, canlı ve detaylı grafiklerle oyuncuyu içine çekiyor. Oyundaki çevre tasarımları, sadece güzel görünmekle kalmayıp atmosferi ve duyguyu da kusursuz bir şekilde yansıtıyor.

    Avustralya’nın geniş, kavurucu çöl manzaraları, her detayın özenle işlendiği bir tablo gibi gözler önüne serilirken; yağmurun etkisiyle çürüyen ormanlardaki nemli ve karanlık atmosfer, oyuna hem görsel hem de duygusal bir derinlik katıyor. Sahneler gerçekçiliğe çok yakın bir seviyede ve bu sayede oyuncu, bulunduğu dünyanın hem güzelliğini hem de tehlikesini aynı anda hissedebiliyor. Bu görsel başarı, Kojima Productions’ın oyunun temasını desteklemek için teknolojiyi nasıl ustalıkla kullandığının da bir kanıtı.

    Donanımsal Performans

    Death Stranding 2: On the Beach, PlayStation 5 üzerinde teknik anlamda son derece etkileyici bir performans sergiliyor. Oyunun performans modunda sunduğu akıcılık, oyuncunun deneyimini kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde yaşamasını sağlıyor. Yüksek detay seviyeleri ve zengin çevre efektlerine rağmen oyun oldukça dengeli ve optimize edilmiş bir şekilde çalışıyor. Bu da özellikle uzun oyun seanslarında PS5’in aşırı ısınmasını önlüyor. Konsolun fan sesi, genellikle neredeyse hiç duyulmuyor; bu sayede oyuncular sadece oyunun atmosferine odaklanabiliyor. Grafiksel yoğunluk ve teknik zorluklara rağmen ortaya çıkan bu yüksek performans, Kojima Productions’ın donanım optimizasyonu konusunda ne kadar titiz ve başarılı olduğunu gösteriyor. Bu sayede Death Stranding 2, hem görsel hem teknik açıdan PS5’in gücünü en iyi şekilde kullanan oyunlardan biri olarak öne çıkıyor.

    Fakat muhtemelen bir yazılımsal bir nedenden dolayı harita ekranını ne zaman açsam PS5’in kısa sürede çok fazla ısındığını fark ettim. Hatta “sistem çok ısındığı için kapatılıyor” uyarısıyla karşılaştığım oldu. Bu, dikkatli olunması gereken küçük bir teknik sorun olarak not düşülebilir.

    Müzik ve Ses Tasarımı – Ezgiyle Kurulan Bağ: Notalar Arasında Yolculuk

    Müzik konusunda çıtayı bir kez daha yükseltiyor. Woodkid’in yönettiği müzik bölümü, Ludvig Forssell ile birlikte oyuna özel dinamik bir soundtrack hazırlamış. Ayrıca, oyuncular kendi playlist’lerini oluşturma ve istedikleri şarkıları istedikleri zamanda dinleme imkanına sahipler. Bu müzikler, oyun içinde oyuncunun bağ kurduğu bölgelere göre çalışarak deneyimi kişiselleştiriyor. Ancak her ne kadar müzikler genel atmosferi başarıyla desteklese de, ilk oyunda olduğu gibi “tam doğru anda” gelen ve oyuncunun içine işleyen müzikal dokunuşlar bu kez o kadar etkili hissettirmiyor.

    Ses tasarımı da oyunun atmosferini kusursuz şekilde tamamlayan en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Ayak seslerinin zemine göre değişen tınıları, karakterin yürüdüğü yüzeyin dokusunu ve ortamın gerçekçiliğini hissettiriyor. Rüzgârın hafif uğultuları veya zaman zaman sert esişi, çevredeki doğanın canlılığını ve değişkenliğini oyuncuya aktarıyor. Ayrıca, oyunun gerilim dozunu artıran BT varlıklarının çıkardığı ürkütücü sesler, oyuncunun dikkatini sürekli yüksek tutmasını sağlıyor. Bu detaylar, oyuncuyu sadece görsel olarak değil, işitsel olarak da oyunun içine çekiyor ve dünyada gerçekten oradaymış gibi hissettiriyor. Ses tasarımındaki bu titizlik, oyunun atmosferini daha derin ve etkileyici kılarak, oyuncunun yaşadığı deneyimi unutulmaz hale getiriyor.

    Çok Oyunculu Yapı – Göremediğin Eller: Sessiz İşbirliğinin Gücü

    “Strand” sistemi bu oyunda çok daha güçlü ve etkileyici bir hale getirilmiş. Oyuncular, birbirlerini doğrudan görmese de, kendi dünyalarında bıraktıkları yapılar ve izlerle diğer oyuncuların yolculuğuna anlamlı katkılar sağlıyor. İnşa edilen köprüler, yollar, merdivenler gibi yardımcı yapılar, sadece fiziksel olarak geçişi kolaylaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda oyunculara “yalnız değilsin” mesajını sürekli hatırlatıyor. Bu sayede oyunda, uzaklarda olsa da birbirine bağlı, görünmez ama güçlü bir topluluk hissi oluşuyor. Kojima, bu sistemi kullanarak bağ kurma felsefesini anlatıdan oynanışa başarıyla taşımış ve oyunculara daha derin, duygusal bir deneyim sunmuş.

    Bu çok oyunculu yapı sayesinde oyuncular, sadece kendi hayatta kalma ve teslimat görevlerini yerine getirmekle kalmıyor, aynı zamanda başkalarının dünyasına da dokunma ve onların yolculuklarına destek olma fırsatı buluyor. Yapılan her yardım, bırakılan her yapı, diğer oyuncuların deneyimini kolaylaştırıyor ve oyunun genel dünyasında “sessiz iş birliği” duygusunu güçlendiriyor. Bu sistem, rekabetten çok dayanışmaya dayalı benzersiz bir deneyim yaratıyor ve oyuncuların kendi hikayelerinin ötesinde, kolektif bir amaç için birlikte hareket etmelerini sağlıyor. Böylece, Death Stranding 2 sadece bireysel bir macera değil, aynı zamanda oyuncular arasında kurulan görünmez bağlarla örülmüş ortak bir yolculuk haline geliyor.

    Sonuç – Bağlarla Örülmüş Bir Yolculuk

    Death Stranding 2: On the Beach, yalnızca bir oyun olarak değil, bir anlatı veya farklı bir deneyim olarak adlandırılabilir. Hideo Kojima, oyun dünyasında kendi yolunu çizen nadir isimlerden biri ve bu oyun, onun felsefesini fazlasıyla yansıtıyor. Teknik açıdan kusursuza yakın, anlatı açısından derin, sanatsal olarak ise etkileyici bir yapım. Ancak bu oyun, herkese gelebilecek bir yük değil. Sabır, duyarlılık ve düşünsel açıklık gerektiriyor. Eğer bu yolculuğa hazırsanız, sizi yılın en unutulmaz deneyimlerinden biri bekliyor olabilir.

    Daha fazla haber ve incelemelerimiz için sitemize ve sosyal medya hesaplarımıza göz atmayı unutmayın!

    Yalnızlığın ve Bağın Peşinden

    9 Mükemmel

    Death Stranding 2: On the Beach, Hideo Kojima’nın yaratıcı vizyonunu bir adım öteye taşıyan, duygusal derinliği yüksek ve felsefi alt metinlerle örülmüş bir deneyim. İlk oyunun “bağ kurma” temasını bu kez daha kişisel, daha karanlık ve daha sembolik biçimde ele alıyor. Oynanış yine herkese hitap etmeyebilir; fakat sabır, dikkat ve anlam arayışıyla yaklaşan oyuncular için unutulmaz bir yolculuk vadediyor.

    Artılar
    1. Kojima’nın felsefi ve kişisel yaklaşımı
    2. Grafik kalite ve atmosfer
    3. Silah ve diğer kullanabilir eşya çeşitliği
    4. Oyuncular arası dolaylı etkileşim sistemi hala dikkat çekici
    5. Oyuncu Kadrosu
    6. Müzikler
    7. Ses tasarımı
    Eksiler
    1. İlk oyundaki anlık ve etkileyici müzik vurgusu bu oyunda yok
    2. Düşman yapay zekası
    3. Erişebilirlik
    Yorum bırakın

    Comments are closed.

    Editörün Seçtikleri

    Yeni Hayatta Kalma Oyunu Crosswind

    Xbox Showcase 2025 Tüm Duyurular!

    08/06/2025
    8.5

    RoadCraft İnceleme

    04/06/2025

    Eriksholm: The Stolen Dream Önizleme

    20/05/2025

    Conquest Dark Erken Erişim İncelemesi

    14/05/2025
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • YouTube
    • Twitch
    • Instagram
    Tourens
    • İletişim
    • Ekibimiz
    • Hakkımızda
    © 2025 Tourens. Tüm Hakları Saklıdır.

    Arama kutusunun üzerine ne aramak istediğinizi yazın...