Metaphor ReFantazio Atlus takipçileri için yıllardır haber alamadığımız gizemini senelerce koruyan bir oyundu. Atlus’un alt Stüdyosu olan “Studio Zero” tarafından geliştirilen bu proje 2016’dan beri adını belli etmemişti. Project ReFantasy olarak uzun süredir merak uyandıran bir başlıktı. Ta ki 2023’de duyurulana kadar. 8 yıl boyunca çeşitli formlara bürünmüş olsa da Metaphor ReFantazio sonunda karşımızda!

Metaphor, Persona 3, 4 ve 5’in yaratıcılarından ortaya çıkan bir eser. Fakat bir elin parmağını geçmeyecek kadar oyun çıkaran stüdyonun böylesine yüksek başarısı, herkesin beklentilerinin üzerindeydi.

“Zaman ilerliyor ve yeni bir kralın çağı yaklaşıyor”

Metaphor, şu an yaşamakta olduğumuz dünyayı kurgusal ütopyaları olarak arzulayan bir genç ile başlıyor. Tüm ırklardan dışlanan “Elda” halkından olan ana karakterimiz, büyük bir amaç uğruna hayatının yolculuğuna başlamakta kararlı. Lanetli prensi uyandıracak çözümü bulmak. Elda kabilesinin kötü itibarının getirdiği dışlanmışlıkla bu yolculukta hiçbir şey basit bir çizgiyle ilerleyemezdi. Son kral, bir suikast sonucu öldürüldü. Tüm yaşayan ırklar için hem bir fırsat hem de bir çaresizlik fırtınası oluşturdu. Kralın ölümüyle oluşan, kaldırılamaz bir büyü yüzünden gökyüzünde belirlenen bir kehanetle, popüleritesini yükselten herkes için kral olma şansı vardır. En kötü suçları işlemiş kimseler için bile…

Hikayemizin zeki ve güçlü kötü karakteri olan Louis, kralı öldürdüğünü tüm halka itiraf etmesine rağmen popülerlik sıralamasında yerini kaybetmiyor. Kralın en büyük lütuflarından birini elinde tutmaya devam ediyor. Tek görevi kim en yüksek sıralamada göstermek olmayan bu devasa kaya aynı zamanda kral olmaya aday gösterilen herkes için de bir koruma bariyeri oluşturuyor. Louis’in prensi lanetleyen kişiyle aynı kişi olduğu düşüncesiyle işler daha da karmaşık hale gelirken, dünya içindeki tek problemimiz de bu değil. Kaos, melankoli ve karamsarlıklarla oluşan “İnsan” olarak isimlendirdiğimiz yaratıklar dünyanın her bir tarafında yıkım getiriyor.

Bunca problemle birlikte tabii ki barış ve birlik bizimle yön buluyor. Bu yolculukta anlaşmaları çözdüğümüz bazı yoldaşlarımız güçlerini daima bizimle paylaşmaktan çekinmiyor. Farklı ırklardan edindiğimiz toplulukla beraber kral katili Louis’i öldürmek zorundayız. Prensi hak ettiği taht sahibi yaparak herkes için idealize edilen ütopyayı oluşturacağız!

Bu barış içinde dünyayı oluşturmak için kılıç kalkan kullanmaktan daha fazlasına ihtiyacımız var. Antik güç olarak kabul edilen, kalplerindeki kararlılığı ve umudu duyurarak ortaya çıkarabilecekleri kutsal varlıklar. Arketipler.

Arketipler

Persona serisinde personalar olarak kabul ettiğimiz, kişinin diğer benliği olarak geçen varlıklar bu dünya için de antik savaşçılar olarak varsayabileceğimiz kutsal bir güç olarak nitelendirilebilir. Fiziksel kuvveti üst seviyelere çıkarmasıyla beraber büyü eklentileri kullanmadan bu dünya içinde yıkıcı büyüler yaratabiliriz. Bu güçler yıkıcı olduğu kadar savunma ya da taktiksel davranışlar için de kullanmaya fazlasıyla müsait varlıklar.

Toplamda kuşanabileceğimiz 46 farklı arketip bulunmasıyla dilediğimiz şekilde bir savaş kombinasyonu oluşturmak tamamen bizim elimizde. Agresif, defansif, şifacı ya da büyü gücü odaklı farklı yaklaşım çeşitleri deneyebileceğimiz bu kadim gücü kullanmak sizin sınırlarınıza bağlı. Persona’daki “sadece ana karakter kullandığı mekaniği değiştirebilir” mantığını çöpe atmalarıyla büyük bir fırsat bizi karşılaşılıyor. Takımdaki her bir üye için farklı bir yaklaşım oluşturmak. Arketip değiştirmesiyle beraber karakterin kullandığı silah biçiminin de değişmesiyle bize sunulan 46 arketip biçimine 10’dan fazla farklı silah tipi de ekleniyor. Mızrak, kılıç, tüfek hatta abaküs gibi kuşanabileceğimiz çeşitliliklerle sayısız yaklaşım çeşidi oluşturmak sıra tabanlı bir oyunu olabileceğinden daha farklı bir hareketlilikle kaplıyor. Elbette Metaphor için sadece sıra tabanlı demek de biraz yanlış olur.

Savaş mekanikleri

Çeşitli zindanlar ve mağaralar eklentileriyle keşfedebileceğimiz devasa bir dünya karşımızda. Bu kadar büyük bir dünyada sıra tabanlı savaşa sabit kalmak grind severler için tam bir baş ağrısı olacakken Studio Zero bunun sürekliliğini mükemmel bir şekilde kapatmayı başarıyor. Zindanlarda serbest ilerlediğimiz aşamalarda düşmanlara yakın mesafe silahlarımızla sersemletene kadar saldırabileceğimiz oldukça keyifli bir mekanik.

Üst seviye düşmanlar için sadece canının bir kısmını azaltmak anlamına geliyor olsa bile, bu saldırıları kullanmamak savaşı gerektiğinden daha zor hale getirdiği gibi, hasar aldığımız durumlarda sıra tabanlı aksiyon sekansında dezavantajlı şekilde başlıyor olduğumuzu da belirtmek gerek. Sıra tabanlı olmasına rağmen kullanabileceğimiz başka yaklaşımlar hala bununla sınırlı değil. Sırası gelen karakteri kullanmak istemediğimiz durumda “PASS” kullanma özgürlüğü sunan mekaniği. Savaştaki sıranı kaybetmeden ya da herhangi bir eylem kullanmadan sıradaki karaktere geçme şansımız var artık. Çeşitli yaklaşımlarda savaşın ön veya arka saflarına ilerletebileceğimiz bir savaş planıyla ön saflarda daha fazla saldırı gücü, arka saflarda defansı yüksek saldırısı düşük bir yerleşim planı da oluşturabiliriz sıra tabanlı savaş anında.

Taktiksel açıdan yaklaşmanın gerektiği bir diğer nokta ise “Sentez” saldırı mekaniği. Oluşturduğumuz karakter ve arketip kombinasyonlarıyla yoldaşlarımızla gerçekleştirebileceğimiz yıkıcı ortak saldırılar. Savaşınızı tek turda bitirebileceğiniz bu güçlü hamleler, oluşturduğunuz arketip kombinasyonlarıyla 100’den fazla sentezleme saldırıya sahip. Sentez saldırıları açığa çıkarmak için arketip keşfi yapmak kesinlikle ilerlemekte gereken bir nokta. Savaş odaklı ilerlemeye sahip olsa bile, Atlus eseri olmasıyla yine anahtar nokta tek şeye dayanıyor. Sosyal bağlarımıza.

Takipçiler ve Yoldaşlar

Arketipler bu maceramız boyunca tanıştığımız yoldaşlarımıza ve kral olma yolumuzda bizi destekleyen antik güçler. Farklı ırklarla empati geliştirdikçe güçlenme şansı olan varlıklar. Sosyal bağlarımızı ilerlettikçe açığa çıkan yeni güçleriyle beraber takipçilerimizin bize dünya içinde sağlayacağı başka avantajlar da hala mevcut. Her bir karakter kendini açıklayan hikayesiyle bizi derinden etkileyen serüvenleri, bu dünyanın sadece bizim etrafımızda dönmediğini tüm oyunculara hatırlatıyor. Kimi için dışlanmasının hikayesi, kimi için verdiği kayıpların üstesinden gelme hikayesi. Birbirinden farklı hayran uyandıran hikayeleri ana görevimiz dışında arkadaşlarımızın farklı hayatları olduğunu göstermekte çok başarılı.

Bazı karakterler hikaye içinde ilerlediğimiz zindanlardan çeşitli eşyalar talep ederken, bazılarının sadece hikayelerini dinlememiz olabiliyor. Bilgelik, hayal gücü gibi sosyal statülerimizle karşılaştığımız sohbetler. Gerekli karakterlerle yakınlaşmak için önemli bir anahtar niteliğinde.

Kitap okuyarak elde edeceğimiz bilgelik, zindanı temizlemeyle kazandığımız zaferde gelen cesaret ile toplam geliştirebileceğimiz 5 statü. Boş vakitlerde bile doldurabileceğiniz bu sosyal seviyeler gerekli noktalarda işlevli, küçük ama etkili noktalardan sadece. Bir yarış içinde olduğumuzu her seferinde bize hatırlatan popülerlik sıralamamız ise her zaman gözler önünde. Yan etkinlikler içindeki aktivitelerle, kraliyetin her yanındaki insanların isteklerini yerine getirerek de kendinize takipçi çekebilirsiniz. Tüm halkın istediği ideal kral olmak için bu sıralamada en yüksekleri hedeflemeliyiz.

Görsel sunumu ve tarzı

Atlus’u duyan herkesin aklına yaptıkları oyunlarından ziyade müzikleri ve görsel şöleni gelir. Metaphor için ise aynı şey geçerli diyebiliriz. Orta çağ temasına uygun olarak işlenen teması etkileyici bütünlüğünü koruyor. Hikaye kitabı okur gibi tasarlanan tarzıyla, fırça darbelerini andıran renklendirmesi hayran bırakan görselliği bizlere sunuyor. Bununla kalmayıp, yolculuk içinde sadece manzaralara bakıp içinizi rahatlatacak durak noktaları koymaları benim için büyüleyiciydi.

Oyunu oynayıp kendimi aksiyona kaptırdığım kadar zaman zaman durup bu evrenin bir parçası olduğumu söylüyor. Bu yolculukta oyuncunun da dinlenip bazı şeyleri ağırdan alması gerektiğini sık sık hatırlatıyor. Görsellik bir yana bırakılırsa, müzikleri kesinlikle uzun süre dillerden ve kulaklardan düşmeyecek şaheserler. Özellikle savaş tema müziğiyle hem mücadelenin heyecanını sonuna kadar yaşatıyor. Bazen ise oyunu bırakıp sadece çalma listesinden bir şarkı seçmişsiniz gibi deneyimlerle karşınıza çıkıyor. Pusuya düştüğünüz, gizli saldırdığınız ya da acele etmeniz gereken koşullara göre aynı savaş müziğinin farklı ton ve ritimle işlenmesi o anlık duygu değişimini yaşatmayı başarıyor. Ziyaret ettiğimiz her kabilenin kendine has kültürüyle harmanlanan müzikler de mevcut. Yaşadığımız modern dünya esintilerini yaşatmak için en iyi noktalarla yaklaşıyor.

Özetlemek Gerekirse:

Metaphor ReFantazio, Thomas More’un Ütopya eserinden beslenerek, kendi özgün evrenlerini bu görkemli, renkli tabloya işleyen ve oyuncuları büyüleyici bir JRPG serüvenine davet eden bir yapıt. Modern dünyamızın türlü konularını ele alarak bir çok noktayla eleştirel genel bir mesaja sahip. Yerine göre eski ingilizceyle kimileri için ağır dil kullanımına sahip olsa da büyük sorun yaratmıyor.

Sıra tabanlı savaşları farklılaştırarak ilk kez deneyimleyecek oyuncular için mükemmel bir başlangıç noktası. Zaman zaman eğlenceli dakikalar sunan arkadaşlarımızla yürüşe çıkarız. Kimi zaman duygusal hikayeleriyle benimseyeceğimiz renkli ve farklı karakterlere ev sahipliği yapıyor. Dizaynları ve işlenişleriyle herkes için eşit bir dünya görüşü oluşturulabileceğini gösteren çok iyi bir örnek.

Ütopik gelecek hayali kuran bir dünya ile çevrili. Oyun içindeki yegane amacımıza ulaşmaya çalıştıkça ağızları açık bırakacak plot twistler ile sürekli kendini süslemesiyle deneyimleyen herkes için eşsiz bir deneyim olarak yerini alacaktır.

Metaphor ReFantazio, 11 Ekim’de Xbox, PS ve PC için çıkış yaptı. 2024 yılının The Game Awards için yılın oyunu ödülü almak için en büyük adaylardan biri.

Oyunun İncelendiği Platform: PC

Daha fazla haberler ve incelemelerimiz için sitemize ve sosyal medya hesaplarımıza göz atmayı unutmayın!