Ocak 2022’de çıkan ilk sezonuyla ses getiren Peacemaker, ikinci sezonuyla geri dönüyor. İlk olarak 2021 yılında çıkan Suicide Squad filminde tanıdığımız karakter, geçen 5 yılda oldukça popülerleşti. John Cena’nın hayat verdiği Peacemaker, bugünkü DC evreninin James Gunn’ın eline geçmesinin başlıca sebeplerinden biri. İkinci sezonun ilk beş bölümünü izleme fırsatı bulduğumuz dizimizi dilerseniz konuşmaya başlayalım.
Değişen Hayatlar
Dizinin ilk sezonu, klasik James Gunn formüllerinin iyi bir şekilde vücut bulmuş hâliydi. Birbirleriyle anlaşamayan insanların, bolca mizah kullanılarak bir takım olma yolculuğunu izliyorduk. Tek cümleyle bu kadar basitmiş gibi görünse de, hikâyeyi anlatırken kullandığı yöntemler oldukça iyiydi. Mizahın yanında karakterlerin duygusal olarak derinleşmesi, ana hikâyeyle birleşince; düşük beklentilerle izlenmeye başlanan dizinin oldukça iyi yorumlar almasını sağladı. Peacemaker’ın, ana hikâyeden ziyade karakterlerin birbirleriyle olan etkileşimleri ve bireysel hikâyeleri için takip edilen bir yapım olduğunu söylesem abartmış olmam.
İkinci sezon ile birlikte bunun bir miktar değiştiğini söylemek mümkün. Karakterler yine ön planda olsa da, ilk beş bölüm itibarıyla dizinin ilk sezona kıyasla daha ciddi olayları konu aldığını söyleyebilirim. Yeni karakterlerin eklenmesiyle Peacemaker, ilk sezona göre çok daha fazla bir “evren hikâyesi” anlatıyor. Özellikle zamanlama olarak Superman filminin hemen akabinde geçmesi, o filmin ardından yaşananları detaylı olmasa da izleyiciye aktararak hikâyeyi güncel tutmayı başarıyor. İlk sezonda yaşananların altı ay sonrasını anlatan dizi, bu süreçte karakterlerin neler yaptığını da gösteriyor. Sezonun teması için “karakterler arasındaki paralellikler” denebilir.
Project Butterfly’ı durdurmalarının ardından dünyayı kurtarmış olsalar da, geçen sürede ironik bir şekilde karakterlerimizin hayatları dibe vurmuş durumda. Bu durumdan çıkış yolları aradıklarını görsek de, bunun pek işe yaradığını söylemek mümkün değil. Peacemaker’ın, kuantum evreninde tesadüfen açtığı bir kapı sonrası kendisi için “mükemmel” hayata şahit olması ise bir kırılma noktası yaratıyor. Hayatı boyunca imrendiği, olması için hayaller kurduğu yaşamın bir kapının arkasında olduğunu keşfetmesi, onun için bir ödül mü yoksa ceza mı? Karakterin bu çelişkide olması, bahsettiğim bu ironik durumu gözler önüne koyuyor.

Geçmişin İzleri
İlk sezonun büyük bir bölümünde, Peacemaker’ın söylendiği gibi biri olmadığını kanıtlamak için çabaladığını görmüştük. Bu sezon da aslında benzer bir tematik anlatımı barındırıyor. Geçmişinde yaşananlar, karakterimizin peşini bir türlü bırakmıyor. Suicide Squad filminde Rick Flag Jr.’ı öldürmesi, yıllar sonra kendisine yeni bir düşman edinmesine sebep oluyor. Creature Commandos ve Superman filminde karşımıza çıkan Rick Flag Sr. karakteri, burada da hikâyeye dâhil oluyor. ARGUS’un başına geçen bu karakter, geçmişin bir nevi intikamını almak için Christopher Smith’in başına bela açma fırsatı kolluyor.
Frank Grillo’nun canlandırdığı karakterin izleyiciye bu kadar tanıtılmasından memnunum. Evren için aktif bir oyuncu hâline gelmesi doğru bir karar. Sezondaki bir diğer önemli karakter ise Sol Rodríguez’in canlandırdığı Sasha Bordeaux. Bu karakterin de ileride sıkça karşımıza çıkacağını söylemek mümkün. James Gunn’ın açıklamalarında, ilerleyen yıllarda gelecek potansiyel bir Batman filminde karakterin ufak da olsa bir rolü olacağına dair ipucu verilmişti. Sezon içerisinde de oldukça sık kullanıldığını söyleyebiliriz. İlk sezona kıyasla en büyük farklardan biri de bu diyebilirim. Dedektif ikilimiz yerine çok daha ciddi iki ARGUS mensubunun diziye katılması, ciddiyeti artıran unsurlardan biri.
Jennifer Holland’ın canlandırdığı Harcourt karakterinin, ilk sezona kıyasla yine en çok sivrilen karakter olduğunu söyleyebiliriz. Hikâyenin büyük bir kısmı onun üzerinden anlatılıyor. Gerek geçmişi, gerek ARGUS dönemleri, gerekse güncel durumu işlenen karakterin derinleştirilmesi benim hoşuma gitti. Farklı bir karakter üzerinden belli noktaların işlenmesi de dizinin anlatımını güçlendirmiş diyebilirim.

Anlatım Şekli
Dizinin ilk sezon tarzında olmasını bekliyorsanız, bu durum sizi hem üzebilir hem de sevindirebilir. Evet, mizah seviyesi açısından klasik bir James Gunn tarzının devam ettiğini söylemek mümkün. Fakat bunun ilk sezon kadar sık ve tekrarlayan şekilde kullanıldığını söyleyemem. Bu sefer hikâyenin anlatımı üzerinde daha çok duruluyor. Superman’den sonra bu, benim olmasını beklediğim bir gelişmeydi. Superman’in o ne çok cıvık ne çok ciddi havası, Peacemaker ikinci sezon genelinde de sürüyor. İlk beş bölüm ile evren genişlemeye devam ediyor fakat bunu, yeni karakterlerin doğru şekilde aktarılmasıyla izleyicisini yormuyor.
Dizinin bütçesinin de ilk sezona kıyasla yükseldiğini söylemek mümkün. Görsel efektler, ilk sezona göre çok daha iyi. Özellikle ilk sezonun kartal sahneleri biraz göze batabiliyordu; fakat ikinci sezon ile birlikte bu sorunun üstesinden gelmişler. Aksiyon açısından izlediğimiz bölümlerin pek yoğun olduğunu söyleyemem. Birkaç aksiyon sahnesi bulunuyor ve bunlar hakkında konuşmam gerekirse, oldukça sertler. İlk sezondaki sertliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Yine çıplaklık unsuru da bir hayli fazla. İşler büyümeye başladığında büyük firmalar genelde bu konularda temkinli davranmayı tercih eder. Ancak Warner Bros, burada bu yöntemi seçmeyerek, ilk sezonda olduğu gibi bu noktalarda kısıtlama yapmadan sürdürmeye devam ediyor.
Müzikler ve oyunculuklar da tıpkı ilk sezonda olduğu gibi şahane. Burada eleştirecek pek bir nokta bulamıyorum. Sadece yeni giriş jeneriği kötü değil, fakat ben ilk sezonun jeneriğini daha çok beğeniyordum. James Gunn, dizi hakkında konuşurken altıncı, yedinci ve sekizinci bölümleri oldukça övmüştü. O bölümleri henüz izlememiş olsak da, ilk beş bölüm hakkındaki düşüncelerimiz bunlar. Genel olarak sezon yine oldukça iyi. İlk sezonun yapabildiği bazı şeylerden feragat edip, yapamadığı noktaları kapatmayı başarmışlar. Derli toplu bir dizi olarak izlemesi oldukça keyifli. Haftalık olarak yayınlanacak dizi, ülkemizde 22 Ağustos’ta HBO Max’te izlenebilir olacak. Kaçırmamanızı öneririm.
Daha fazla haber ve incelemelerimiz için sitemize ve sosyal medya hesaplarımıza göz atmayı unutmayın!