Close Menu
    X (Twitter) Discord
    Tourens
    • Haberler
    • İncelemeler
    • Söylentiler
    • Pc
    • Konsol
    • Dizi / Film
    • Anime
    • Rehberler
    X (Twitter) Discord
    Tourens
    Twilight of the Gods İncelemesi
    UğurcanYazar: Uğurcan26/09/20244 Dakika Okuma Süresi

    TWILIGHT OF THE GODS İNCELEME

    Bir eserde Zack Snyder ismini görmek, içimde tarifi mümkün olmayan bir ruhsuzluk hissi yaratıyordu. Benim için Batman v Superman: Dawn of Justice ile başlayan bu süreç, son yıllarda iyice durulmuştu. Bunun esas sebebi, Zack Snyder’in görünürlüğünün azalması kadar, benim içimde de bir şeylerin değişmiş olmasıydı. Zack Snyder, benim gözümde Watchmen kredisini harcamıştı ve artık onun isminin geçtiği eserleri ciddiye alamıyordum. Bu nedenle, ilk fragmanı beğenmiş olsam da Twilight of the Gods‘da onun adını görmek, esere önyargıyla yaklaşmama neden oldu. Asıl soru, Twilight of the Gods benim ve birçok insanın paylaştığını düşündüğüm bu önyargıyı kırmaya değecek bir eser mi? Hadi cevabını beraber arayalım.

    Sigrid’in Şarkısı

    Twilight of the Gods, çok klişe bir intikam hikayesinin dallanıp budaklanarak Aesir ve Vanir tanrıları arasındaki savaşa neden olmasını konu alıyor. Seri, her ne kadar iki ana karakter olduğunu iddia etse de, hikayeyi ileri götüren tek karakterin yarı-dev savaşçı Sigrid (Sylvia Hoeks) olduğunu söylemek mümkün. Düğün akşamında tüm ailesinin yıldırımlar tanrısı Thor (Pilou Asbæk) tarafından katledilmesiyle intikam yemini eden Sigrid, hayatta kalan ve ailesi diyebileceği tek kişi olan müstakbel-olamayan eşi, Völsung Kralı Leif (Stuart Martin) ile birlikte düşüyor yollara. Tabii, bir de İskandinav mitolojisinden esinlenilmiş bir eserin olmazsa olmazı olan düzenbaz tanrı Loki (Paterson Joseph) var.

    İlk bölümden itibaren bu dört karakterin hikayesi birbirini sürükleyerek kırılma noktasına ulaşıyor. Hikayenin yapısında ise son dönemde popüler olan birçok eserden izler görmek mümkün. Son yıllarda batı animasyonlarının yetişkinlik dozajını artırması ve bunun daha talep edilen bir özellik haline gelmesiyle bu tür yapımların önü açıldı. Bu, olumlu ya da olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilemez elbette; sadece bir trend. Twilight of the Gods da bu trende uyuyor. Kan, vahşet, cinsellik, entrika, ihtiras—her şeyden biraz var. Bir formül keşfedilmiş ve uygulanmış.

    Buna rağmen, bu saydıklarım eseri “daha yetişkin” yapmıyor. Tam tersine, oralarda bir yerlerde iyi fikirler varmış fakat bu fikirler arada boğulmuş.

    Başarılı Tarafları

    Sigrid’in eşi Leif haricinde ana karakterlerin takibe değer olduğunu söyleyebilirim. Bir yazım başarısı olmasalar da yüzeysel değiller. Eserin özellikle Thor ve Loki ilişkisine taze bir yaklaşım getirmesi, fakat bunu tamamlayamaması beni çok üzdü. Yazımdaki bu kusurun, neredeyse her karakter için geçerli olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde. Buna kusur diyorum çünkü yan karakterlerin çok ciddi bir ekran süresi, kendi hikaye arcları ve kendi amaçları var. Sezonun başında “kaybedecek hiçbir şeyi olmayan” kişiler olan bu karakterler, zamanla birisi oluyor. Benim için cüce Andvari’yi (Kristofer Hivju), emekli viking Hervor’u (Birgitte Hjort Sørensen) ve kurtadam Ulfr’ü (Peter Stormare) izlemek çok keyifliydi. Hikaye arcları sona erdi belki, ama sezonun tamamına kıyasla finalleri için yeterince süre ayrılmadı.

    Twilight of the Gods İncelemesi

    Sezon boyunca yazımını en başarılı bulduğum iki karakter, şair Egill (Rahul Kohli) ve büyücü Seid-Kona’ydı. Ekipteki diğer yan karakterlere kıyasla gerçekten bir işlevi olduğunu hissettiren tek karakterler onlardı.

    Bir animasyon işinde asla batırmamanız gereken yegâne şey seslendirmedir diye düşünüyorum. Yeterince iyi bir seslendirme, izleyiciye vasat bir karakteri bile sevdirir. Twilight of the Gods’da seslendirmenin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. İlk bölümde karakterlerin dilleri biraz modern hissettirse de zamanla alıştım. Paterson Joseph, hilebaz tanrıyı sempatik gösterme noktasında neredeyse Tom Hiddleston ile yarışıyor. Bir yandan, Pilou Asbæk de Thor rolünde gök gibi gürlüyor; insanı yerinden sıçratıyor.

    Animasyon Bakımından Özel Değil

    Yönetmen Jay Oliva’nın vizyonu benim için hep belirleyici olmuştur. Kendisinin de bir illüstratör olmasının bunda çok payı var elbette. Birçok kişinin favori çizgi romanlarından biri olan Batman: The Dark Knight Returns‘un iki kısmını da yöneten oydu. Justice League Dark ve Assault on Arkham gibi işleri de başarıyla kotardı. Her biri eşit düzeyde başarılı olmasa da, hepsinde Jay Oliva’nın imzası vardı. Twilight of the Gods’da ise bu durum tam olarak böyle değil. Aksiyon sahnelerinde animasyonlar gayet akıcı fakat bu sahnelerin dışında bir o kadar tembel davranmışlar. Renk kullanımı göze hitap etmiyor; bu nedenle tüm sezon boyunca aklımda tek sahne bile kalmadı.

    Aynı şeyi müzikler için de söyleyebilirim; çünkü müzikler de izlenimimi pek olumlu etkilemedi. Hans Zimmer imzalı müziklerde sanatçının imzasından eser yok. Temaya uygun, basit parçalar; Zimmer’ın önceki eserlerinin gölgesi bile değil.

    Twilight of the Gods İncelemesi

    Sonuç olarak Twilight of the Gods, çok başarılı bir iş olabilecekken ortalama seviyede kalıyor. Anlatımının basitliğinden ötürü seyir zevkinin yüksek olduğunu söyleyebilirim. Mitolojik unsurlar, uzmanı olmamakla beraber, bazen doğrudan alınıp hikayeye uygun şekilde bükülmüş. Ortalama 30-35 dakikalık süresini maalesef tamamen verimli şekilde kullanabildiğini söyleyemem. Bazı sahneler gerçekten kritik önem taşırken, bazıları ise sadece bölüm doldurulsun gibi hissettiriyor. Bu kısımlar daha verimli şekilde kullanılsaydı, ortaya daha rafine bir iş çıkabilirdi.

    Netflix animasyon tarafında ağırlığını koymaya başladı. Geçen sene çıkan Scavengers Reign ya da Blue Eye Samurai, bunun en iyi örnekleriydi. Twilight of the Gods, bu işlerin yanında biraz sönük kalıyor elbette. Bu sene çıkan yetişkin animasyonları içinde mutlaka izlenmesi gereken iş bu değil. Eğer türün hayranıysanız ve izleyecek bir şey bulamıyorsanız ise tam size göre.

    Okuduğunuz için teşekkür ederiz. Diğer incelemelerimize buradan ulaşabilirsiniz.

    Twilight of the Gods

    6 Ortalama

    Twilight of the Gods, çağdaşlarının kültürel etkisine ulaşamayacak eğlenceli bir deneyim sunuyor. Mitolojik unsurların kullanımı ve karakterler deneyimlemeye değer olsa da eseri bir üst noktaya taşıyamıyorlar.

    👍 Artıları
    1. Karakterler dikkate değer
    2. Başarılı seslendirme
    3. Aksiyon sekansları
    👎 Eksileri
    1. Sönük final
    2. Etkileyicilikten uzak görsellik
    3. Süresini verimsiz kullanma
    4. Ruhsuz müzikler
    Yorum bırakın

    Comments are closed.

    Editörün Seçtikleri

    Eriksholm: The Stolen Dream Önizleme

    Conquest Dark Erken Erişim İncelemesi

    14/05/2025

    Grand Theft Auto VI – Trailer 2

    06/05/2025

    Path of Exile 2 – Büyük Değişiklikler Yolda

    09/04/2025

    Yeni Bir Konsol: Nıntendo Swıtch 2

    03/04/2025
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • YouTube
    • Twitch
    • Instagram
    Tourens
    • İletişim
    • Ekibimiz
    • Hakkımızda
    © 2025 Tourens. Tüm Hakları Saklıdır.

    Arama kutusunun üzerine ne aramak istediğinizi yazın...