Leigh Whannell‘ın yönettiği, Julia Garner ve Christopher Abbott‘un başrollerinde yer aldığı Wolf Man, 24 Ocak’ta ülkemizde vizyona girdi. Daha önce The Invisible Man ve Upgrade gibi filmlerden tanıdığımız yönetmen, bu defa sinemanın klasiklerinden birini tekrar beyaz perdeye uyarlıyor. Sinema ve edebiyat dünyasının klasiklerinin, son dönemlerdeki yeniden uyarlamalarla popülerleşmesi, her gotik korku romanı için sevindirici bir gelişme. Yazımızda, birçok farklı yorumlaması bulunan hikayenin farklı bir versiyonunu inceliyoruz.
Yeniden Yorumlama
Son dönemlerde çıkan korku filmlerinin başarısı bir nevi ortada. Nosferatu, Alien: Romulus ve Longles bunlar arasında ilk akla gelenler. Her ne kadar Wolf Man‘e dair beklentilerim verdiğim örneklerin izinden gitmesi yönünde olsa da, filmin beklentilerimle tamamen uyuştuğunu söyleyemeyeceğim. Daha çok gerilim, korku ve atmosfer öğelerinin ön planda olmasını beklerken, film daha çok karakterin sürecine odaklanıyor. Elbette bu, filme karşı bakış açımı başlı başına değiştiren bir gelişme oldu. Riskli bir tercih, ama tutarsa getirisi büyük olabilir.
Öncelikle, filmin tek bir gecede geçme fikrini oldukça beğendim. Bazı kült korku filmlerini bilirsiniz; hikayenin sürecini uzatmak yerine tek bir geceye odaklanır ve düşmeyen temposu ile çaresizlik hissi, izleyiciyi ekrana kilitler. Wolf Man, bu duyguyu farklı açılardan yakalamaya çalışan bir film. Tek mekan ve tek gece konseptini oldukça iyi işleyen yapım, anlattığı duygusal hikaye ile kurt adam sürecine odaklanıyor.
Filmin hikayesinden kısaca bahsedecek olursak, Christopher Abbott‘un canlandırdığı Blake, eşiyle arasını düzeltmek ve çocuklarıyla vakit geçirmek için babasından miras kalan çiftlik evinde bir gece geçirmek üzere yola çıkar. Bu noktada, Blake karakterinin merhum babasıyla ilişkisinin de pek iyi olmadığını belirtmeliyim. Karakterin üzerinde klasik bir “babam gibi davranmayacağım” endişesi ve dikkati bulunuyor. Bu yüzden kızına karşı oldukça ilgili ve sevecen bir baba profili sergiliyor. Julia Garner‘ın canlandırdığı Charlotte karakteri ise, Blake’in aksine işiyle oldukça meşgul ve donuk bir anne profili çiziyor.

Detaylar
Daha önce bahsettiğim gibi, film tempo konusunda izleyiciyi sıkmamaya özen gösteriyor. Hiç uzatmadan, bir anda kendimizi olayların içinde buluyor ve kaçınılmaz sürecin ilk kısmına giriş yapıyoruz. Blake karakterinin çocukluk travmasıyla yeniden karşılaşması, eve giriş yapmamız gibi unsurlar derken, klasik bir yöntem olarak, bulunduğumuz yerde hiçbir iletişim yolunun olmadığını fark ediyoruz. Film tam bu noktada, önceki versiyonlarından sıyrılarak daha duygusal bir anlatı yöntemine adım atıyor. Blake ve Kurt Adam karakterlerinin farklı bir şekilde yorumlanması ve Blake’in hâlâ insan olduğunu bilmemiz, izleyiciye aktarılmaya çalışılan duygusallığın oldukça doğru bir şekilde kullanılmasını sağlıyor.
Yazının başında da bahsettiğim gibi, film beklentilerimin tersine işlese de, bu paldır küldür izleyiciyi korkutma mantığına sığınmamasına oldukça sevindim. Duygusal ve dokunaklı bir hikayenin ön planda olması, kesinlikle filmin izlenebilirliğini ve filme bağlanma duygusunu artırıyor. Filmin elbette birçok eksiği bulunuyor; bunu izlerken gerek teknik açıdan gerekse kurgusal açılardan bazı noktalarda fark edebiliyorsunuz. Fakat bunlar beni pek rahatsız etmedi, kendimi hikayeye bırakabildim.
Ben, önceki işlerinden dolayı Julia Garner‘ı oldukça sevsem de, filmin yıldızı açık ara Christopher Abbott. Oyuncu, filmin başından sonuna kadar her sahnede filmin sürükleyiciliğini sağlayan başlıca faktör. Julia Garner da kendisine yazılan rolü sade bir şekilde canlandırarak partnerine eşlik etmeyi başarıyor. Müzikler açısından ortalama bir iş olduğunu söyleyebilirim. Akılda kalıcı bir şey olmasa da, filmin içinde beni rahatsız eden bir müzik de olmadı. Kurt Adam makyajı ise oldukça basit ve sade. Bu noktada filmin daha iyi olması gerektiğini düşünüyorum.
Daha fazla incelemeler veya gündemden haberdar olmak için bizi takip etmeyi unutmayın!

Wolf Man, yer yer izleyiciyi duygusal anlamda yakalamayı başarsa da, bazı noktalarda sığ kalıyor. Genel kitlenin bir korku filminden olan beklentilerini karşılamasa da, hikaye açısından önceki uyarlamalara göre yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor.
Artıları
- Oyunculuklar
- Tempo
- Hikaye
Eksileri
- Klişe
- Mantık Hataları