Genelde incelemelerimde hikayeden bahsederken çok detaya girmeden yüzeysel bir anlatımı tercih ederim. Böylece okuyucularımız oyunun hikayesi hakkında genel bir fikir sahibi olurken hikaye detaylarını da kendileri keşfedebilirler. Fakat konu The Last of Us Part II Remastered olunca sizlere tam anlamıyla bir inceleme sunabilmek için spoilerlı bir şekilde hikayeden bahsetmem gerekiyor. Aksi takdirde bu inceleme yarım gibi hissettirir. The Last of Us Part II aslen 2020 yılında PS4 için çıkış yapsa da bugüne dek oyunu oynamamış ve hikayesini bilmeyen sevgili okuyucularımız için uyarımızı yapalım.
Bu incelememiz spoiler içermektedir! Spoilerlı kısımları atlamak için “Farklı Karakterler, Farklı Dinamikler” başlığından yazımızı okumaya başlayabilirsiniz. Uyarımızı da yaptığımıza göre haydi gelin The Last of Us Part II Remastered’ı incelemeye geçelim.
The Last of Us Part II Remastered oyununu PC’de incelememiz için kod ileten PlayStation Türkiye‘ye teşekkür ederiz.

Last of Us Part II Remastered, oyun dünyasında daha önce açtığı derin yaraları tekrar kanatmak için geri dönüyor. Naughty Dog’un en tartışmalı ama bir o kadar da cesur olan devam oyunu, PC oyuncuları ile 3 Nisan 2025 tarihinde buluştu. Yapım, esas gücünü yine hikâyesinden, karakterlerinden ve atmosferinden alıyor. Bu sadece bir “oyun” değil; duyguların, vicdanın ve insani çatışmaların merkezine yapılan karanlık bir yolculuğun tekrar canlandırılması.
İlk oyunun bıraktığı ağır mirasın üzerine inşa edilen bu devam hikayesi, oyuncuları zor seçimlerle, empatiyle ve iç hesaplaşmalarla baş başa bırakıyor. Joel’un ölümüyle başlayan intikam zinciri, Ellie ve Abby’nin yollarında birleşiyor; her biri kendi geçmişinin, acısının ve kararlarının yükünü taşıyor. The Last of Us Part II Remastered, bu ağır duygusal yükü, olağanüstü oyunculuklar, etkileyici görseller ve rafine oynanışla birleştirerek tekrar sunuyor.
Bu incelemede, oyunun kalbine inmeye çalışacağız. Hikâyesinden oynanış dinamiklerine, görsel sunumundan teknik yeniliklerine kadar her yönünü detaylıca ele alacağız. Çünkü bu oyun sadece oynanmak için değil; hissedilmek, tartışılmak ve hatırlanmak için var.
İntikamın Ateşini Yakan Kıvılcım
The Last of Us Part II Remastered için hikâyenin en çarpıcı anı kesinlikle ilk oyundaki ana karakterimiz olan Joel Miller’ın ölümüdür. Joel, ilk oyunun sonunda Ateş Böcekleri’nin laboratuvarında Ellie’yi kurtarırken onlarca kişiyi tereddüt etmeden öldürmüş, insanlığın kurtuluşu olabilecek bir tedaviyi gözünü kırpmadan yok etmişti. Bu kararın sonuçları ise bizi ikinci oyunun temellerine götürüyor. İlk oyunda öldürdüğümüz doktorun kızı olan Abby ise onca yılın ardından intikamını almak için Joel ile yüzleşmek için hazırlanıyordu.

Abby ve grubu, Jackson yakınlarında devriyeye çıkan Joel ve Tommy ile karşılaştıklarında ilk başta yardımsever görünürler. Ancak bu karşılaşma hızla trajik bir hal alır. Joel, Abby tarafından golf sopasıyla işkence edilerek vahşice ve acımasızca öldürülürken Ellie ne yazık ki babası olarak gördüğü kişiyi çaresizce izlemek zorunda kalır. Oyuncular için bu sahne, sadece bir karakterin ölümünden çok daha fazlası; bir bağın, bir güvenin ve bir dünyanın yıkımıdır. Ellie içinse bu, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisidir.
Kayıp, Öfke ve Bozulan Masumiyet
Joel’un ölümü Ellie üzerinde oldukça derin bir acı bırakmışken bundan sonra Ellie’nin tek bir amacı vardır: intikam. Ancak bu yolculuk, onun fiziksel bir savaştan çok, duygusal bir çöküş yaşamasına sebep olur. Seattle’a doğru başlayan bu yolculuk, aynı zamanda Ellie’nin iç dünyasına da derinlemesine bir yolculuktur. Kız arkadaşı Dina ile birlikte bir hayli çetin ve zorlu mücadelelere göğüs gererek Abby ve grubunu arayan Ellie, bu süreçte masumlarla karşılaşır, dostluklarını yitirir ve yavaş yavaş kim olduğunu sorgulamaya başlar.
Ellie’nin intikam arzusu, bir noktadan sonra kontrolsüz bir takıntıya dönüşür. Bu o kadar güçlü bir takıntı haline gelir ki gözü Abby’den başkasını görmemeye başlar. Joel’un ölümü cezalandırılması gereken bir eylemdir. Ellie’nin karşılaştığı her düşman, onun gözünde birer “hedef”tir, ancak oyun bu algıyı sürekli sorgulatır. Düşmanların birbirlerine seslenmesi, hikayeleri olması, Ellie’nin eylemlerinin ağırlığını biz oyunculara oldukça başarılı bir şekilde hissettirilir. Oyuncu, sadece bir karakterin değil, onun vicdanının da tanığı olur.
Empatiye Zorlayan Bir Anlatı
Oyunun belki de en cesur tercihlerinden biri de, anlatıyı ortadan bölerek oyuncuyu 10 küsür saat boyunca peşinden koştuğumuz, Joel’un katili Abby’nin yerine koymasıdır. Joel’un katili olan bu karakterle zaman geçirmek, onun geçmişini, acılarını ve motivasyonlarını öğrenmek, oyuncuların Abby’e karşı bakış açılarını değiştirmek ve ona hak vermek için tasarlanmış oldukça başarılı kısımlardır. Yani en azından benim için öyle oldu diyebilirim çünkü oyuncuların büyük bir çoğunluğu bu durumu hiç beğenmedi.
The Last of Us Part II Remastered, oyunculara her ne kadar Abby’nin yaptığı şeyde haklı ve tutarlı sebepleri olduğunu gösterse de oyuncuların istediği tek bir şey vardı: O da intikamdı. İnsanlar Abby karakterinde de, oynanış kısımlarından da nefret ettiler. Bu karakterin sadece ölümü hak ettiklerini düşündüler ki bence haksızlık ettiler ve abarttılar. Evet oyunun başlarında ben de çok sinirlendim ve intikam ateşi ile oyunu oynadım. Ellie ile her bir grup üyesini öldürmek tatmin edici ve rahatlatıcıydı. Bu durum Abby’yi oynayana kadar sürdü. Abby kısımlarında ise perspektif bir anda değişmişti. Artık Abby’ye hak vermeye, onu anlamaya başlamıştım. Evet yaptığı şey acımasızcaydı ama kendimi onun yerine koyduğumda eylemlerinin arkasında kendince haklı sebepler olduğunu gördüm.

Abby, babasını Joel’un öldürdüğü Ateş Böcekleri doktorlarından biridir. Onun intikamı, kişisel bir kaybın acısıdır. Ancak Ellie gibi o da bu yolun sonunda huzur değil, daha fazla kayıp bulur. Abby’nin hikayesi, savaşın iki tarafı olduğunu ve her tarafın kendi haklılıkları ve trajedileri olduğunu anlatır. Onun da arkadaşları vardır, sevdiği insanlar vardır. Onun da iç çatışmaları, kabulleri ve pişmanlıkları vardır.
Kazananı Olmayan Bir Savaş
Bana kalırsa The Last of Us Part II Remastered’ın doruk noktası yapımın son perdesi olan Ellie ve Abby’nin yollarının çakıştığı son sahnedir. Ellie’nin Abby’yi bulmak için her şeyi arkasında bırakmayı göze alması, karakterin artık neredeyse tanınmaz hale gelmesine neden olur. Finalde, oyuncuya son bir seçim sunulmaz; oyun bu yükü doğrudan karakterlere yükler. Ellie, Abby’yi öldürme fırsatını bulduğunda, onu serbest bırakır. Çünkü içten içe, intikamın hiçbir şeyi geri getirmeyeceğini anlamıştır. Joel artık yoktur ve Ellie ne kadar ileri giderse gitsin, onu geri getiremeyecektir.
Zirvede Bir Anlatım
The Last of Us Part II Remastered, hikaye anlatımı ile oyun dünyasındaki en olgun örneklerinden biri. Hatta ders diye okutulur bence o kadar iyi. Naughty Dog, yapımın hikaye anlatısını sadece diyaloglarla değil; oyuncuların bakışlarıyla, sessizlikle, çevre tasarımıyla ve duygusal atmosferle bir üst seviyeye çıkartıyor. Oyunun hikaye sunumu, hem yapısal olarak cesur hem de teknik olarak kusursuza yakın.
Aralarda yaşanan zaman sıçramaları ile karakterlerin perspektif değişimleri ve paralel hikaye akışları, oyunu sinematik bir deneyime dönüştürüyor. Ancak bu anlatı gücü, büyük ölçüde muazzam oyunculuk performansları sayesinde hayat buluyor. Bu noktada kesinlikle başta Ashley Johnson (Ellie) ve Laura Bailey (Abby) olmak üzere oyuncu kadrosundan da bahsetmek lazım. Yalnızca karakterlerini canlandırmıyorlar; adeta onların duygularını bedenlerinde taşıyorlar. En küçük mimikler, gözlerindeki doluluk, seslerindeki titreme… Bunlar, bir oyuncunun sadece replikleri ezberlemesiyle mümkün değil.

Ara sahneler ise tam anlamıyla bir dizi kalitesinde. Oyunun mocap (hareket yakalama) teknolojisi ile ortaya çıkan sonuç hayran edici. Yüz animasyonları o kadar detaylı ki, Ellie’nin sessizce düşündüğü bir anda bile ne hissettiğini anlayabiliyorsunuz. Bu sahneler sadece görsel anlamda olmaktan çıkıp duygusal yoğunluk açısından da etkileyici.
Son olarak kamera kullanımından bahsetmek istiyorum. Anlatının gücünü arttıran yegane unsurlardan biri olmuş. Bazı sahnelerde oyuncunun göz hizasına inen kamera, bazı sahnelerde ise bilinçli bir şekilde mesafe koyarak seyirciyi tanık pozisyonuna yerleştiriyor. Bu sinematik yaklaşım, ara sahneleri bir kesinti değil; hikayenin doğal bir devamı gibi hissettiriyor.
Sizi bilmem ama ben The Last of Us Part II Remastered’ın hikayesine bayılıyorum. Her iki karakterinde perspektifinden olayların anlatılışı ile olsun, inişli çıkışlı senaryosu ile olsun, sağlam kadrosu ve oyunculuklar ile The Last of Us Part II Remastered zirveye oynayan bir oyun. Aradan onca zaman geçmesine rağmen pek çok oyuncu hala daha bu yapımdan nefret ediyor. Gerek Joel’un ölümü olsun, gerek ölüm şekli olsun, gerek Abby kısımları olsun oyuncuların bu oyundan nefret etme sebepleri arasında yer alıyor. Oyuncuların en çok sinirlendiği nokta ise finalde Abby’nin hayatta kalması oldu. Hikaye olarak oyunun yapmış olduğu seçimler sevilmemiş olabilir bunu anlarım ama sırf bu sebeple hikaye anlatımından tutun da oynanışına ve teknik detaylarına kadar karşımızda inanılmaz bir iş var. The Last of Us Part II Remastered sırf senaryo tercihleri sebebiyle sert eleştirilere maruz kalmış bir yapım olsa da kesinlikle göz ardı edilemeyecek çok noktası var.
Farklı Karakterler, Farklı Dinamikler
The Last of Us Part II Remastered, oynanış açısından da oldukça eğlenceli ve etkileyici bir derinliğe sahip. Oyuncular, iki farklı karakterin kontrolünü alarak iki deneyimi tecrübe ediyor: Ellie ve Abby.

Ellie, ince yapılı ve bir hayli çevik bir karakter. Oynanış açısından Abby’ye nazaran gizliliğe daha uygun gibi hissettiriyor. Gerek yetenek ağacındaki gizliliğe odaklı yetenekleri olsun gerekse de görünüşü ve animasyonları ile olsun gizliliğe daha uygun bir karakter diyebilirim. Sessizce düşmanları etkisiz hale getirme, daha hızlı sürünme, daha etkili dinleme modu gibi beceriler Ellie’nin oynanış stiline yön veriyor. Siperden sipere geçerek, çevreyi kullanarak düşmanları birer birer avlamak Ellie ile oynamanın özünü oluşturuyor.
Öte yandan Abby, daha farklı bir oynanış hissiyatı sunuyor. Kaslı yapısı ve savaş tecrübesi sayesinde sıcak çatışmalarda Ellie’ye göre çok daha etkili. Abby’nin yetenek ağacı yakın dövüş, bomba kullanımı ve ağır silahlarda uzmanlaşmaya odaklı. Yumruklarının ağırlığını, düşmanları yere serdiği o kısa ama şiddetli animasyonlarda hissedebiliyorsunuz. Ellie ile pusu kurmak, Abby ile de çatışmanın ortasına dalmak ön planda diyebilirim.

Her iki karakterimizin silahları ve ekipmanları da farklı. Böylece iki karakterin aynı hissettirme durumu da yine engellenmiş oluyor. Ellie, yay; sniper, altıpatlar, sis bombası, tuzaklı bomba gibi silahlar kullanıken Abby ise arbalet; makineli tüfek, bomba, alev makinesi gibi daha güçlü silahlara sahip. Bu farklar sadece kozmetik değil; oynanış ritmini doğrudan etkiliyor. Bu sayede oyun boyunca tekrar eden bir his oluşmuyor, her karakter kendi mekanikleriyle parlıyor.
İki karakterin öne çıkan belli özellikleri olsa da isteyen oyuncular Ellie ile sıcak çatışmalara dalabilir, Abby ile de gizli gizli ilerleyebilir. Oyun bölüm tasarımları ile her türlü oynanışı rahatlıkla destekliyor.
Bölüm tasarımları demişken The Last of Us Part II Remastered her türlü oynanışı destekleyecek bölümlere sahip. Geniş alanlar, çoklu siper seçenekleri ve düşmanların yerleşimi hem gizlilikle hem de doğrudan çatışmayla başa çıkma fırsatı tanıyor.
Vuruş hissiyatı ise herhangi bir oyunun ulaşabileceği en üst seviyelerde yer alıyor. Silahların tepmesi, yakın dövüş animasyonlarının ağırlığı, düşmanların hasar yedikleri şekle göre verdikleri tepkileri… The Last of Us Part II Remastered, oyunculara oldukça tatmin edici bir savaş deneyimi sunuyor. Özellikle merminin isabet ettiği andaki gerilim ve etkisi, kontrolcüyü elinde tutan herkese fiziksel bir yankı olarak geri dönüyor.

The Last of Us Part II Remastered’ın oynanışı bir çok açıdan şahane olsa da ilk oyunda olduğu gibi ikinci oyunda da hayatta kalma mekanikleri pek de başarılı değil. Oyun, oyuncuya bolca malzeme ve mermi sunuyor. Hele ki benim gibi her deliğe bakmayı seviyorsanız sık sık kaynaklarınızın dolu olduğunu göreceksiniz. Oyunda kaynak yönetimi her ne kadar olsa da mermileri saça saça gitmediğiniz sürece pek de bir sorun yaşamazsınız. Aslında oyunun yapmak istediği şey oyuncuya sanki kaynak sıkıntısı yaşayacakmış hissi ile germek.
Teknik Detaylar
The Last of Us Part II Remastered, teknik açıdan övgüye boğulmayı hak eden bir oyun. Video oyun dünyasında teknik başarısı ile eşine nadir rastlanan bir eser desek pek de abartmış olmayız diye düşünüyorum. The Last of Us Part II Remastered, gelmiş geçmiş en akıcı animasyonlara sahip oyunlardan biri diyebilirim. Özellikle karakter ve yüz animasyonları, her hareketin ve duygunun titizlikle işlenmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Yapım, 2020 yılında piyasaya sürülmesinin üzerinden 5 koca yıl geçmiş olmasına rağmen teknik açıdan birçok yeni yapımın önünde yer alıyor. Detaylara gösterilen özen, her ortamın, her dokunun ve her karakterin gerçekçi bir şekilde tasarlandığı hissini güçlendiriyor.
Görsellik ise aradan geçen onca zamandan sonra bile hala da sırıtmamakla beraber
oldukça göz alıcı duruyor. Oyunun foto-realistik görsel tasarımı günümüzde tazeliğini koruyor ve bir hayli güzel sahneleri gözler önüne sunuyor.
Teknik Açıdan Güçlü Ama Kusursuz Değil
The Last of Us Part II Remastered her ne kadar teknik açıdan pek çok yönden harika bir iş çıkarıyor olsa da PC versiyonuna baktığımızda optimizasyon için aynı şeyi söyleyemiyorum ne yazık ki. Oyunun PC portu, her ne kadar güçlü donanımlarda tatmin edici bir deneyim sunuyor olsa da, RTX 4060 Tİ ekran kartım ile DLSS kapalı bir şekilde yüksek grafik ayarları ile oyundan akıcı bir deneyim alamadım. Günümüzde çıkan oyunların artık bu konuyu git gide arka plana atarak sırtını DLSS teknolojisine dayaması beni rahatsız etmeye başladı. Evet DLSS harika bir teknoloji fakat her oyun için de çok iyi sonuçlar veremiyor. The Last of Us Part II Remastered’ta ise FPS arttırma anlamında güzel bir iş çıkarıyor olsa da yer yer görselliği zedeliyor.
Bunun yanında, oyunda bir iki tane küçük çaplı bug ile de karşılaştığımı eklemem lazım. Fakat bu buglar oyun kıran derecede olmaktansa gülüp geçtiğim ufak şeylerdi. Neyse ki bu hatalar oyunun genel deneyimini ciddi şekilde etkilemiyor ve oynanışı baltalayacak düzeyde değiller.
Genel olarak bakıldığında The Last of Us Part II Remastered, teknik anlamda yüksek kalite sunan bir yapım. Fakat PC tarafındaki optimizasyon sorunları ve bazı küçük hatalar, deneyimi zaman zaman gölgeliyor. Bu eksikliklere rağmen, oyunun teknik sunumu genel anlamda etkileyici seviyede ve hikayeye eşlik eden atmosferin başarısında büyük rol oynuyor.
Oyun Dünyasını Derinleştiren Bir Dokunuş
The Last of Us serisi için müzikler ve sesler oldukça önemli bir konuma sahip. Serinin ilk yapımında olduğu gibi devam oyununda geliştirici ekip bu konuya titizlikle yaklaşmış. Nasıl ilk oyundaki bazı besteleri açıp hala dinliyorsak ikinci oyununda tekrar tekrar dinlenecek besteler mevcut. Besteler keza oyunun oyunculara geçirmek istediği duyguları vermek konusunda sahneleri oldukça güçlendiriyor. Gustavo Santaolalla’nın müzikleri, derin bir melankoli ve gerginlik yaratıyor, her melodi oyunun ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor.

Ses tasarımına gelecek olursak, yapım bu konuda da başarılı bir iş çıkarıyor. Çevresel sesler olsun, aksiyon esnasında işittiğimiz sesler olsun her anı daha gerçekçi kılıyor. The Last of Us Part 2’deki en ufak sese bile oldukça önem verilmiş olması oyun deneyimini bir üst seviyeye taşıyan etmenlerden biri olmuş.
Unutulmaz Bir Deneyimin Yeniden Doğuşu
The Last of Us Part II Remastered, oyun dünyasında hâlâ yankıları süren bir hikâyeyi, PC sürümünün çıkışı ile tekrar gözler önüne seriyor. Her ne kadar temelinde aynı oyun olsa da; gelişmiş görseller, yenilenmiş yüz animasyonları, DualSense desteği ve No Return gibi ekstra içeriklerle, bu sürüm hem seriye yeni başlayanlar hem de tekrar yaşamak isteyenler için güzel bir seçenek.
Ancak bu oyunu özel yapan şey grafiksel ya da teknik başarıları değil. The Last of Us Part II Remastered, çarpıcı hikayesi, iki farklı karakterin birbirinden ayrışan ama bir noktada kesişen yolculuğu, olağanüstü oyunculuklar, ustaca yazılmış sahneler ve oldukça keyifli oynanışı ile unutulmaz bir deneyim sunuyor.
The Last of Us Part II Remastered, herkesin sevmiş olduğu bir oyun olmayabilir. Ama tartışmasız bir şekilde, pek çok konuda zirveye oynayan bir oyun.
Daha fazla haber ve incelemelerimiz için sitemize ve sosyal medya hesaplarımıza göz atmayı unutmayın!
The Last of Us Part II Remastered
The Last of Us Part II Remastered, herkesin sevmiş olduğu bir oyun olmayabilir. Ama bana kalırsa sunum, oynanış ve teknik detayları ile tartışmasız bir şekilde zirveye oynayan bir oyun.
Artıları
- Başarılı hikaye
- Üst düzey hikaye anlatımı
- İki karakter perspektifi
- Müzikler ve Sesler
- Oynanış çok keyifli ve tatmin edici
- Görsel kalite
- Bölüm tasarımları
- Animasyon kalitesi
- Harika Oyunculuklar
Eksileri
- Hayatta kalma elementleri zayıf
- Optimizasyon ve grafik sorunları